31 Ekim 2013 Perşembe

Coşkulu bir 29 Ekim milongası ve ertesi gününde de bir leziz Kız Kuleli milonga...:-)

2013 yılının sonlarına doğru yaklaşırken, kutlanan, kutlanmayan nice bayramlarımızın da anıları geliyor aklıma birer birer. 23 Nisanlar, 19 Mayıslar...neler...neler...
 Son yıllarda, yurdumda o kadar çok bayram kutlaması es geçiliyor ki-10 güne yayılan bayram tatilleri hariç tabii...-, tüm vatandaşlar, hepimiz, bu bize ait bayram kutlamalarına daha da sahip çıkar olduk. En azından bu güzel bir şey!
Gelelim milonga kutlamalarına...
29 Ekim kutlaması için önceden söz verdiğim, Kalamış milongasına gitmeyi planlamıştım. Bayrak renginde bir elbise de giymiştim. Konsepte uyalım diye, ufak bir çaba işte!
 Genelde Taksim'den, dolmuşla Kalamış'a geçiyorum. Yalnız, tam kutlama saatine denk geldiğinden olsa gerek, Taksim'e dolmuşlar durmuş; kalkmıyormuş tam gideceğim esnada. Dediler ki, yarım saat sonra filan kalkacak. 29 Ekim kutlamaları için kapatılmış yollar. Sonra duydum ki, sesler geliyor çevreden; hemen sahile koştum. Havai fişekler patlamaya başlamıştı. Muhteşem bir andı diyebilirim. O sinerji, o yoğun ses dalgalanmaları, titreşimler, enerji, renk ve her şeyden önemlisi de o muhteşem birliktelik, olağanüstüytü. Tüylerim diken diken oldu ve gözyaşlarıma hakim olamadım o an. Milli duygularım tavan yapmıştı o kesin! Kutlama gerçekten de çok görkemliydi, rengarenkti, müthişti diyebilirim. Şans eseri yakaladım işte!!
Kutlama sonrasında karşıya geçemedim. Dolmuşlar kalkmıyordu ve  dolayısıyla metroyla La Cumparsita milongasına geçtim. Sağolsun  değerli milonguera arkadaşım Yeşim de, bu yöne doğru ilerlemem konusunda, bana yardımcı oldu.
Milongaya vardığımda, yine kapıda kırmızı kravatlı, beyaz gömlekli, şık beyler, kırmızılı, beyazlı elbiseler içindeki kadınlar gülümseyerek karşıladılar bizi...Ne de olsa bayram milongası; bayramlaşmak şart!
Mekan atmosferi gereği, beni 1923' lü yıllara götürdü diyebilirim.
 Işıklar, bayraklar, iç mekan özellikleri sebebiyle, gerçekten bu günü kutlamak için belki de en iyi seçimdi orası. Elbette keyifle içilen leziz  kadeh kadeh şaraplar, kutlama seremonileri, sohbetler, danslar, ikramlar olunca da, harika bir milonga daha yaşandı ve o hoş büyüsünü içimizde bıraktı yine. Hayati ve Burcu'ya misafirperverlikleri, değerli DJ arkadaşımız İbrahim'e de harika tandaları için çok teşekkür etmek gerekir. Bir de güzel danslarını bizden esirgemeyen sevdiğimiz milonguero arkadaşlarımıza tabii. Birinin lakabı da Torelli'dir; her milongada görürsünüz neredeyse...:-)
Günün sonunda taksiyle Ortaköy semalarına uzandım yine ve köprüye şöyle bir baktım ki, sisler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Yurdum bayramlarını sahiplenip, coşkuyla kutluyor işte. Sis mi, pus mu kalır ortada...
Ertesi gün de, Kız Kuleli milonga dediğim 333 milongasına katıldım.
Harika bir kalabalık vardı diyebilirim. Dj de tüm tango camiasının beğeniyle takip ettiği Halil'di. Milonga öncesinde de harika bir dostumla elbette Sicilya bölgesine ait güzel bir kırmızı şarapla birlikte, biraz peynir olayına girmiştik.
Milonga öncesinde hoş tatlara uzanan yolculuklar, derin sohbetler, milongalara da enerji getiriyor. Hem de en güzelinden esen hoş bir esintiyle dolu bir derinlik kokarak.
Kıroluk yapıp kahve falı olayına bile giriyoruz.. Ee bu topraklarda yetişen her insanda, biraz ucundan da olsa, geyik için bile olsa, fal merakı oluyor...:)
Milonganın dinamik ve renkli havası gerçekten güzel geldi diyebilirim. Yine çok değerli milonguero dostlarımla dans ettim. Bazılarıyla ise sanırım 8,10 yıldır aynı pistlerde dans ederim. Tabii enerjisi bambaşka oluyor. O farklı bir tat! Patronlar da aralarında..:-)
Son tandayı da duyunca, evlere yolculuk başladı.
Milongada Fransız bir milonguerayla da, hoş bir sohbetin içine dalmıştık. Frekans ne çok da benziyordu ifadelerimizde. Sanki aynı yerden gelmişiz gibi. İşte bu yüzden, ne de  hoş bir dil tango gerçekten; hangi coğrafyadan gelip, hangi dili konuşursan konuş farketmiyor;  bambaşkalık ve benzerlik yüklü insanlarla anlıyorsun birbirini,  iyi anlaşıyorsun...
 Bu 'connection' yani bağlantı dediğimiz olay. Ortak dili tango olan her insan, en büyük bağlantıyı yaşıyor bu hayatta belki de. Bu yüzden tangonun içine giren, bir daha çıkamıyor ve bu dansı, müziği, enerjiyi hayatındaki odaksal noktalara yerleştiriyor. Başka şansın kalmıyor! :-)
Son olarak,
herkese bol odaklı, bol tangolu, hoş ambiyanslarla dolu anlar diliyorum.
Sevgiyle kalınız şimdi ve daima...:-))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder