10 Kasım 2014 Pazartesi

Haftanın milongalarında dört lokal ile birlikte bir festival milongası ve muhteşem bir danssal akış vardı....

Bu yepyeni haftaya güneşli bir havayla başladık ve içimdeki motivasyon güdüleri yine en yüksek noktalarına ulaştı. Güneşli havalar, soğuk günlerde insanın enerjisini ve mutluluğunu arttırıyor gibi gelir bana. Bu yüzden ekonomik yönden ciddi problemleri olmasına rağmen, güzel havalara, müziğe, danslara ve muhteşem okyanuslara sahip Latin Amerika ülkelerindeki insanlar, dünya çapında yapılan araştırmalarda, dünyanın en mutlu insanları olarak belirtiliyorlar. Felsefeleri de tetikliyordur bu durumu. Sonuçta düşünürken yaratırız ve oluştururuz...
"Hayat kısa, hiçbir şey fazla kafana takma. Aşkla dans et, kalbinle müzik yap. Mutlu ol"
Bu Latin Amerika felsefesinde kendimi buluyorum diyebilirim.
Evet yaşam, müzik, dans aşkı her şeyin ötesinde. Huzur da yanında bir güzel gül kokusu gibi...
Bugüne gelince, yurdumun saygıyla andığı günlerden biri 10 Kasım. Gerçekten çok büyük bir dünya liderinin, muhteşem bir yüreğe, cesarete sahip bir dünya insanın, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurup, bir çok yenilikçi devrimlerini oluşturarak yepyeni bir dünya modeline sahip bir nesil ve ülke yarattıktan sonra, harika izlerini ardında bırakırken bunu her anımızda ve adımımızda hissettiğimiz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümü. 1938 yılından, 2014 yılına kadar neler geldi, neler geçti, neler değişti, gelişti, köreldi, tükendi bu ülkede, dünyada da ama bir tek şu değişmedi ve asla değişmeyecek;
Ömrüm boyunca bu olağanüstü dünya liderinin izinden gidecegim;  tüm yeni gelişimlere, sanata, insanlara, doğaya, düşüncelere, duygulara saygı duyacağım ve kendimi sürekli yenileyecek, an be an keşfedeceğim.
 En mühimi de bu!
Bir lider için, sonsuza dek yaşamak böyle bir şey belki de. Bıraktığın, oluşturduğun, yarattığın, ifade ettiğin ve insanları davet ettiğin fikirlerin, daimi bir devrimsel yolculuk ve yenilenme hareketi oluşturuyor. Bedenen nefes almasan da, fikren, kalben ve eylemsel olarak soluk alıyor, varlığını sürdürüyorsun. Hepimizle yaşayan ve kalbimizdeki daimi gücüyle dünyamızı aydınlatan özel bir şahsiyet haline getiriyor.  Biz de onun izinden ilerlerken, kendi ruhumuzu, ideallerimizi de bir anlamda  ifade ediyor, özgürlüklerimizi an be an yaşayarak birbirinden bambaşka renklerdeki yaşamlarımızı, fikirlerimizi ve eylemlerimizi oluşturuyoruz ve bunu yaparken daha da özgürleşiyoruz belki de...
Bir de, özgür olmayan bireylerin oluşturduğu toplumlarda, sevgi yerine, acı, mutsuzluk, üzüntü ve negatif olan her şey oluyor sanki. Çünkü sevgi en büyük üretimken, bunu üretememek başta toplumları eritiyor, tüketiyor, sindiriyor ve soluğunu bitiriyor. Bu yüzden yenileşen, özgür olan, saygı, sevgi dolu ifadelerle dolu bir dünya vatandaşı ve yurdu olarak yakın gelecekte, bu dünya üzerinde yansıyalım diliyorum.. Umarım aydınlıkları her geçen gün, yıl daha da güçlü yaşamak, oluşturmak için öz yapımızı daha çok sahipleneceğiz ve kültürel anlamda gelişeceğiz...
Haftanın milongalarına gelince,  ilk milongayı Çarşamba Günü, müziğe dair güzel bir ekip çalışmasının ardından katıldığımız 333  milongası ile başlattım.
 Muhteşem üzümlerin tüm sıcaklığı içimizdeyken, Dj Sabri'nin tandaları eşliğinde çok değerli milonguerolarla, arkadaşlarımla, dostlarımla en güzel dans deneyimlerine uzandım.
Festival dolayısıyla gelen bir kaç yabancı dansçının varlığı da İstanbul'un internasyonel havasını, lokal milongalarda yine hissettirirken Hakkı'yla, Özgür'le, Sabri'yle, bir kaç milongueroyla daha  bu keyifli ortama danslarımızla eşlik etmemizi sağladı..Milonga sonunda ise dakikaları uzatma ritüeli olan dostsal sohbetimizi Çiğdem ve Özgür'le tamamladıktan sonra, yurdumun karanlık sokaklarından, içimin aydınlandığı evime doğru huzurla ve dinginlikle kulaç attım...
Perşembe Günü korkunç bir sinüzit ağrısıyla evde kıvranıyor, kısmem  sürünüyor ve tüm gece uyuma planları yapıyordum ki, akşam olunca  şaşılacak şekilde birden bire iyileşiverdim -ilahi bir güç mü dokundu bilemiyorum :-)- ve Para Bailar milongasına, Utku'nun doğumgünü seremonisiyle şenlenen ve festival milongasını aratmayan nitelikte, harika bir geceye uzandım. Salon ful kapasite yerli ve yabancı dansçılarla doluydu ve Dj Göktuğ'un gerçekten çok beğendiğim tandalarıyla kalbimi dünyaya yansıtan bol uçuşlu dans deneyimlerine, yine süper dansçı dostlarımla ve doğumgünü milonguerosuyla kavuştum. 30 yaş diyince aklıma lisedeki çılgın arkadaşım Arzu'nun 30 yaş yazan kocaman balonlarla doğumgünüme geldiği günü ve muhteşem bir aşçı arkadaşımını keman resitali de yapmayı ihmal etmediği ve benim için hazırladığı olağanüstü o pastayı anımsarım. Deli bir gündü ve deli bir kutlama, muhteşem bir andı. Bir ara kalbim duracak gibi hissetmiştim. İşte otuzlu yıllar böyle gümbür gümbür bir enerjiyle gelir ve insanı enerji komasına sokacak deneyimler yaşatır. O yüzden Utku'ya şimdiden bol şanslar ve bol başarılar diliyorum. Komadan çıkışsa hep uçuştur...Hem de daimisinden...:-)
Milongada bir sürpriz ise Özhan'la Utku'nun doğaçlama  nitelikteki 3,4 parçalık performanslarıydı. Rahat, doğal  dans akışındaki adımları, müzikal ifadeleri, esprili figürleri ve mimikleri gerçekten çok keyifli bir seyir ve hoş bir performans sundu. Bu tür değişik performansların devamının gelmesini daha  bir çok dosttan, dansçıdan bekliyoruz. Çünkü değişik nüanslar, farklı ve canlı renkleri oluşturur; güzel renkler, yenilikleri;  yenilikler  hoş keşifleri,  süper keşifler bütünü, sinerjiyi ve enerjiyi ve enerji de tüm ruhu, dans ve müzik aşkını arttırır, daha da farklılaştırır..Bir de farkettim ki, dans gerçekten de yoğun bir şekilde insanı besliyor, büyütüyor, sonsuzlaştırıyor, genişletiyor, özgürleştiriyor, esnetiyor ve  gerçekten iyileştiriyor. Benim  bu geceyle birlikte sinüzit ağrım geçti, yerini hafızamda müthiş bir dans hazzına bıraktı diyebilirim. Şanslıyım!
Cuma Günü, festival milongasına doğru yön almaya niyetlenmiştim ama sonradan arkadaşlarımla fikir alış verişinde bulunduğumuzdan, festivalden önce Tangolic milongasına uğramaya karar verdik. Gece boyunca da orada kalmaktan mutlu olduk ve güzel akan, keyifli bir kalabalıkla dolu olan bu hoş milonga ortamında, Yüksel'in motive eden tandalarıyla birlikte, Giuseppe'yle, Erdem'le harika danslar, sohbetler ederek geceyi tamamladım. Çıkışta da yorgunluktan baygın bir şekilde evlere dağıldık ve hayatımda ilk kez festival süresince lokal milongalarda bulunma deneyimini tatmış oldum.Çok da keyif aldım aslında çünkü harika danslar ettim. Sonuçta her şey güzel akan danslar ve müzik için değil mi zaten!
Yine de festival milongasının haberini almayı ihmal etmedim. Gayet hoş danslarla akan festival gecesi, internasyonel dansçılarla dolu bir kalabalık sunarken dansçı arkadaşlarım  sabahlara kadar rakslarını sürdürmüşler. "Niye gelmedin Ebru" diyip durdular, ama bilmiyorlardı ki Cumartesi günkü orkestrayı da izleyemeyeceğimi ve orada bulunamayacağımı. Gerçekten "Hyperion Ensemble" ı izlemeyi çok arzu etmiştim ama aynı anda, farklı yerlerde bulunabilmeyi hala başaramadığımdan bu mümkün olmadı ve muhteşem bir müzik ziyafetini kaçırmış olduğumu zaten hissetmiş olmamla birlikte, bir çok arkadaşımdan da duydum.Yine de  kısmette çok daha farklı, ama büyülü uçuşlar sunan, adı gibi uçuş kokan bir milonga bekliyordu beni... Dostlarımla en derin nüanslara açıldığım ve kalbimde, orada gittiğim milonga deneyimlerimde çok çok özel bir yere sahip Martı Elegante milongasıydı katıldığım. Yine muhteşemdi ve sıradışı pırıltılarla dopdoluydu.  Zaten daha milongaya girer girmez, harika bir jestle karşıladı Erdem hepimizi...
Ulu Önderimizin 'Nutuk'adlı eseri ve içinde bir gülle elimize, gönlümüze tutuşturduğu  o harika kitap hediyesi. Evet başta bizler, yani gönlünü dansa, müziğe, yaşam aşkına ve 'connection' a adayan tango dostlarının dünyasında, 'Seni unutmadık , unutmayacağız ve daima yaşatacağız' mentalitesini somutsal olarak ifade etti bu hoş hareket. Okuyacağız, okutacağız sözünü de verdi içimizde adeta. Dolayısıyla benim için sadece bu tınılarla bile muhteşem hislerle başlayan bu milonga, Dj Çağatay'ın harika tandalarıyla süren tüm danslarımda doruklara ulaşmamı sağladı. Elbette bunda kaptan pilotlarımdan Hakkı'nın, Ertuğrul'un, Aziz Abi'nin, Çağatay'ın etkisi büyüktü ve yine bir çok dansçı dostlarımdan Fatih'le, İlyas Bey'le, Japon bir arkadaşımla ve bir çok dansçıyla keyifle de müziğin içinde süzülüş devam etti. En son olarak, son parça olarak Müge'ciğimin hediyesiyle bir Melody Gardot parçasıyla  kopuşta son noktaya ulaştım. Gerçekten muhteşem bir Martı milongası daha içimde, gece tüm enerjisiyle yankılarken, tadımladığımız güzel şaraplar ve peynir tabağının masamda bulunan eskiden ve yeni tanıştığım milongueralar ekibiyle paylaşımları ve sohbetiyle geceyi huzurla tamamladım. Elimde "Nutuk", kalbimde yurdum, dans aşkım, müzik tutkumla  çok değerli dostlarımla Silivri semalarına kapıldım.
Pazar Günü'ne uyandığımda, Silivri'de deniz kenarında, doğanın içinde harika bir yerde müthiş tango dostlarımla kahvaltı ve müzik ritüeline ulaştım. Açık hava çalışmalarında kendimi bulurum hep. Hele konu güzel lezzetler, sohbetler, insanlar, müzik ve deniz olunca da bu keyif katlar ve sıradışı anlarla dolu olağanüstü bir gün yaşanır; müziğin içinde, denizin enerjisinde yoğunlaşılır; paylaşımın ötelerinde, derinliklerinde ise mutluluktan uçulur... Hakkı'cığımla harika bir çalışma yapıp, akşam da Fümerel'le ve tüm İnci ailesiyle yine 'extraordinariy' bir yemek ve sohbet ziyafetine açıldık ve festival kapanış milongasına hazırlandık. 1992 yılından beri saklanan o muhteşem Bulgaristan Merlot'u ile birlikte tüm renk ve esteti yüklü lezzetlerin tadı damağımdayken, milongaya süzüldük ve son günü olsa da, bir  festival milongasına katılmış olmanın huzurunu yaşamış oldum.
Gecede kalabalıktan izdiham olabilir diye düşünmüştüm ama Armada'nın iki salonu da açık olduğu ve anormal bir kalabalık bulunmadığı için, böyle bir hal sözkonusu değildi. Üstelik rahatça oturabileceğimiz bir masa bulabildik. Dj Yuling Chen'in oldukça sakin tandaları eşliğinde Hakkı'yla, Cem'le, yabancı bir kaç milongueroyla, Mehmet'le ve bir değerli milonguero dostla daha  güzel danslarıma açıldıktan  sonra, yorgunluktan pilim bitmiş bir şekilde milongayı noktaladım. Yalnız tam çıkarken 'Pugliese' tandasını duydum ve inanın bir kaç sn düşündüm geri dönmeyi ve paltomu sandalyeye savurup, hemen o an dans etmeyi de ama Allahtan sol beynim bunu engelledi ve beni kolumdan çekip, sürükleyerek eve götürdü. Yoksa iyice pilim bitebilirdi...Bu arada festival milongasının son günü olduğu için, festival dansçılarının kapanış danslarını izleme şansı yakaladım Tek parçalık dansları,  katılımcıların alkışları dinmeyince iki parça oldu ve hatta yine dinmedi ama üçüncü parçaya ulaşamadı. Önceki yıllarda bir çok kez izlediğimiz Christian ve Virginia ile Facundo ve Paola çiftlerinin yanı sıra, Juan ve Stefania çiftini izlerken gerçekten çok keyif aldığımı söylemeliyim. Onlardan ders alan bir arkadaş da aslında Uruguay'lı olduklarını ve derslerinin  teknik anlamda da harika olduğunu söyledi. Merak etmedim değil!
Dolayısıyla yine dans, lezzet, ambiyans, ışık, derinlik, sohbet yoğunluklu bir haftayı daha geride bıraktık. Elbette en hoş anılarla, en içten gülümsemelerle, yankılanan tüm derin paylaşımlarla, müzikle...
Yeni haftamız da bize bol ışık, güzel insanlar, engin deneyimler ve dans dolu yolculuklarla, abrazolu mutluluklarla dolu anlar getirsin dostlarım. Hepinizi her zaman olduğu gibi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Çok yakında görüşürüz! ***

1 yorum: