7 Mart 2016 Pazartesi

 Bu kez sondan başa bir serüven olacak bizim hikayemiz ama bunu belirtmeden edemiyorum, çünkü bir efsaneyle geceyi tamamladık. Esma Sultan Yalısı'nda da tango yaptık, artık ölsem de gam yemem diye düşünceler alemine daldığım anlardayım. Üstelik bir iki tandam var, hayat boyu aklımda kalacak onu biliyorum. Zaten bizim gibi insanlar anlara yükledikleri yoğunlukların dışında ne beklerler ki ve özel hissettikleri dakikaları paylaştıkları insanlar ve ortamlar yanında da. Dört gün tüm büyülü mekanlarda geçirdiğimiz bir festivali daha tamamlamanın coşkusundayım. Tango to İstanbul festivali mekan kalitesi anlamında sınır tanımıyor ve en eşsiz mekanları tangoseverlerle buluşturuyorlar. Bu nedenle tüm dans camiası adına saygıyı hak ediyorlar. Murat'a, Eşref'e ve tüm ekibe tekrar sonsuz teşekkürler. Onlar olmasa böyle  olağanüstü ambiyanslarda tangoyla buluşamaz ve coşkuya kapılamazdık. İyi ki varlar ve iyi ki, en iyiyi sunmaya çalışıyorlar!
Biraz festival akışına değinecek olursam,
Festivalin ilk günü Hilton Bomonti'de gerçekleşti. Dj Maral'ın pek sevdiğim tandaları ve çılgın cortinaları eşliğinde otelin hoş avizelerle dolu geniş salonunda ayaklarımı perişan edene kadar yerli, yabancı bir çok milongueroyla doyasıya dans ettim. Şovlarda da iki çifti  çok keyifle izledim. Birinci çift bana sorarsanız Türkiye'nin gururlarından  Alper ve Selen , ikinci çift ise Sebastian A. ve Roxana S. idi. İki çift de yetkinlik dolu kombinasyonları, müzikaliteleri, süslemeleri ve dinamik akışları ile güzel bir performans sergilerlerken Solo Tango'nun büyülü canlı performansı da bizi canlı tango müziğinin kemanın bandoneon'un ruhuna merkezleyip ve bir de üstüne pek tabii ruhen koparıp eşsiz bir festival gecesi yaşattı!
Cuma Günü Swissotel'de çılgın orkestra Los Reyes Del Tango'nun canlı performansı ile - bu adamlar cidden deliler, benden duymuş olmayın -  Dj Halil'in de çok güzel tandalarıyla gece boyunca kendimi bitirene kadar  dans ettim. Orkestra elbette parçalarını gümbür gümbür çalarken , tüm eneriyi piste bırakmamak olanaksızdı! ;)
Şovlara gelince ilk olarak Dana F. ile Adrian F. çiftini keyifle izledik. Dana benim çok sevdiğim kadın dansçılardan biri. Özgün stili, ruhu, coşkusu, tangoya dair tutkusu ve yetkinlik akan her dansı benim için merak uyandıran bir seyir. Sadece mutluluğunu görmek için bile izlerim performanslarını, çünkü dansa olan aşkı görmek ve yaşamak beni daima etkileyen bir şey. Bunun yanı sıra farklılıklar, renklilikler insanı, özgünlüklerimiz de yaşamın en hoş ifadelerini oluşturuyor ve sadece özgürlükle oluşan yegane yetisini de diye düşünüyorum. Diğer çifte gelince onları da ise farklı farklı partnerlerle bir çok kez izlemiştik. Javier ve Moira estetik adımlarını vurguladıkları bir seyir sergilediler. Bir ara üzüm krizim tuttuğu için performanslarının sonlarına doğru yetişsem de, aklımda Uzakdoğu yemeği yiyip de niye geldin ki milongaya Ebru diye düşünmeden edemiyordum o esnada. Hap kadar sake kadehlerini içsek mi, içmesek mi diye düşünerek, bakıp bakıp gülüştüğümüz Özlem'ciğimle otele geldiğimizde  kavuştuğumuz üzüm aromalarına daldığımızda o denli mutlu olduğumuzu fark edince yine anladım ki, tanguera(o)ların ruhuna peynir & şarap ya da  mümkünse pişmiş balık çok daha uygun. İşin en ilginci de milongaya geldiğimde yemeğin üstüne bir de Uzakdoğulu iki milongueroyla dans açılışını yapmak oldu! Her şey Uzakdoğu misali ve tüm kuantum dalgalarının tüm frekanslarında akışır, dans eder misali.. Bir değişik evren ve dünya işte!.;-))
Cumartesi Günü Çırağan Sarayı'na geçiverdik. Saray'da dans etmenin keyfini Dj Analia Del Rubia  tandalarıyla çıkardık. Milonga o denli kalabalıktı ki, adım atmakta bile zorlandık ama yine de yılmadım ve  çok sayıda milongueroyla enerji yüklü rakslarıma kapıldım, arkadaşlarımla  sohbetlerimizde de harika tınılar yakaladım. Kapanış dansında ise tüm milonguero(a)ların birbirinden güzel danslarını izledik. Kostümleri de saraya yakışır bir havadaydı. Elbette ambiyanslar insan ruhunu daha hoş ifadelere uyumluyor, bu da gerçek!
Pazar Günü ise benim için efsane olan Esma Sultan Yalısı'nda festivalin son gecesine katıldım. Aslında adım atacak bile halim yoktu ve mini  bir yürüyüşün ardından eve geldiğimde sürünüyordum ama hemen toparlandım, giyindim  ve gittim Esma'mıza. Yine  etkileyici  silüetiyle buluştuk. Orada hiçbir minik pürüz moodumu bozamazdı çünkü o denli büyülü hissediyodum ki, bunun ömrüm boyunca hafızamda kalacak bir deneyim olduğunu biliyordum. Eee düşünürsek Esma Sultan'da da tango yaptık, daha ne olsun ya. Millet uzaya çıkmış biz tango yapmışız. Fark var mı?  Boyutlar daima bize hizmet eder! ;-)
Ve üstelik yaşadığım bir kaç tandam var ki, çok etkileyici  hislere uzandığım yolculuklarla buluşturdu beni ve Dj Aykut'un renkli tandalarıyla da bir çok dostumla keyifli danslara, hoş sohbetlere, çağımızın kronik rahatsızlığı selfie muhabbetlerine, vazgeçilmez şarap ritüellerine kavuştuk ve haftayı bu sihir dolu atmosferle  ve enerjiyle de tamamladık.
En kötü haftamız böyle olsun diyorum ve  hepimize deli dolu, sevinçli, çılgın, tatlı jestlere uzanan  verimli bir hafta diliyorum.
Dans aşktır ve hepimiz dansın içinde birer aşığızdır!
Yaşamın akışında ve melodilerin tüm birlikteliklerinde buluşmak dileğiyle dostlarım. Sizleri sevgiyle selamlıyorum! :)

4 yorum:

  1. "Millet uzaya çıkmış biz tango yapmışız. Fark var mı? Boyutlar daima bize hizmet eder!" Buna bayıldım :) Aşkla yaşanılan deneyimlerin kaleme alınışı her zaman kendi ışığını saçar. Eminim ki yazına dokunan birçok insan kendi içinde bir yer ile buluşacak. Ruhuna sağlık!

    YanıtlaSil
  2. Canım çok teşekkür ederim, tatlı yorumunla beni gülümsettin eksik olma. Sevgiyle. 😊❤

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Duygularini o kadar guzel ifade ediyorsun ki hayranim coskuyu huznu aciyi ve sevinci gonlumuz sultanisin

    YanıtlaSil