12 Kasım 2021 Cuma

 Tango, hayatımda vazgeçemediğim her ne varsa sanırım onların tümü. 

Yıllar, aylar sonra bir milonganın içinde tangonun nefesinde dans etmek, Tanrım...Üstelik tango ayakkabınız bile yok ve gayet hantal botlara kalmışsınız...

Zor olsa da olan oluyor ve dansın içindesiniz...O anda değişiyorsunuz...Tangonun kalbindesiniz, onun ritmlerine uyumlanıyorsunuz. O an hiçbir şeyin önemi yok; sadece dans, müzik ve birlikte dans ettiğiniz kişi ile birliktesiniz. Tek önemli olan, tam da o an ve o büyü.

Evet kaç yıl, kaç ay geçerse geçsin, herhangi bir milongaya gider gitmez tangoyu ne kadar da özlediğinizi fark ediyorsunuz. Üstelik o ana kadar içinizde hiç özlem olmadığından belki eminsinizdir. Tangonun yerine çok güzel şeyler dahil olmuştur muhtemelen hayatınıza ve bundan gayet memnunsunuzdur. Daha çok doğada olmak ya da aşkın içinde kavrulmak da onlardan bir ikisidir belki ama yanılırsınız çünkü tangonun yerini hiçbir şey tutmaz. O apayrı bir yerdedir yaşamınızda ve ne kadar ara verirseniz verin mutlaka bir yerlerden geri dönersiniz. Tek bir tango parçası bile bunun için yeterli olabilir.

Tango gerçekten aşk bazılarımız için ve hiç bitmeyen bir aşk hikayesi gibi. Ona dahil olan herkesi, en yoğun tınılarına dahil etmeye daima hazır. Hiçbir zaman yabancısı değilsiniz. Hep onun yanı başında ya da ruhunun içindesiniz. 

Tango yapmak insana gerçekten başka türlü bir dünya yaşatıyor. Sıra dışı bir frekans, bambaşka bir trans ve bitmeyen bir yolculuk gibi. Doyamıyorsunuz; sadece zamanların ötesine geçip doyasıya yaşamak istiyorsunuz!

 İşte böyle; 

bu akşam Cezayir Sokak'taki Zeytuna milongasına dahil oldum. Milongaya gidişim aslında keşif amaçlıydı, civarda olmamın avantajı içindeydim ancak müziği duyar duymaz kendimi dansın içinde buluverdim. Pek şaşırtıcı değil tabii...:) 

Organizasyon için teşekkürler Güralp Diner ve gecenin müziklerini yapan Halil Ertekin. Bu müzikal ortamlara geri dönüşüm sizlerin de sayesinde gerçekten çok hoş oldu.

Bu arada AKM'nin yeni binasını görmediyseniz, mutlaka ama mutlaka ziyaret edin. Benim nefesim kesildi diyebilirim. Çok çok beğendim. Ana binayı göremememe rağmen -10:00, 13:00 saatleri arası ziyaret edilebiliyormuş - tiyatro salonlarının olduğu yan bina beni çok etkiledi. Halk müziği festivali ve çeşitli sergiler de vardı.

Galata Kulesi'nde ise caz konserleri var.  Bugün şans eseri enfes bir konser yakaladım. Bilal Karaman -Ülkü Aybala Etnik caz ekibi. Çok etkileyicilerdi. Diğer konserleri kaçırmamanızı öneririm. 

İstanbul gerçekten bambaşka bir şehir olmuş diyebilirim. Galataport'u ziyaret ettiğimde de böyle hissetmiştim.  Bir İstanbullu olarak şehrimin yeni havası da elbette bu beni çok mutlu etti. 

Güzel geceler olsun.



4 yorum:

  1. Hayata duygu ve sanat gözüyle bakan arkadaşım kaleminden dökülenler istanbula yeni hayranlar kazandırıyor. Tebrik ederim ����

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eksik olmayın dostum, sizin güzel bakışınız. Sevgiyle...***

      Sil
  2. Milongalara dondugune cok sevindim canim. Bende de ayni etki olmustu. Kapidan iceri girene kadar ne kadar ozledigini farketmiyorsun… Sonrasi tam da tasvir ettigin gibi oluyor, kalemine saglik 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sağ olasın güzelim, senden haber almak ne güzel! :) İstanbul'a gelince haber ver, engin sohbetlere dalarız yine...:) sevgiler canım...

      Sil